Takip: İstanbul, Liam Neeson

Yazar http://bilginti.blogspot.com/ on Sunday 10 February 2013 | 14:55



Liam Neeson'a oldum olası hayranımdır. İrlanda'nın kuzeyinde doğan bu karizmatik adamın uzun bir süre forklift operatörü olarak çalıştığına inanmak zor ama inanın bana, Liam Neeson inanılmaz filmlerde rol almış olan harika bir oyuncu. Bunu anlayabilmek için, feci bir uçak kazası sonrası kurtlarla çevrili bir alanda yaşam savaşı veren bir grup insanı konu alan "The Grey" adlı filmi izlemeniz yeterli.

Aslında bu yazımın amacı Liam Neeson'ı göklere çıkarmak değil, tam tersine yakın bir zamanda izlediğim ve çok da hoşlanmadığım bir filmi, "Taken 2" (Takip: İstanbul)'u biraz eleştirmektir. 2008 yılında piyasaya sürülen serinin ilk filmini izleyenler çok iyi bilir, Bryan emekli bir CIA ajanıdır ve kaçırılan kızını kurtarmak için önüne çıkan her engeli aşmaya yeminlidir. Filmin şu anki imdb puanı 7,9 ve oylama yapan insan sayısı göz önünde tutulduğunda bu rakam hiçte azımsanacak gibi değildir.

Serinin ikinci filmi Takip: İstanbul için hazırlıklar başladığında iki neden beni çok ama çok mutlu etmişti, birincisi ilk film harikaydı ve bu devam filmi olacaktı ve bu sefer mekan İstanbul olarak belirlenmişti. İnsanlar Türkçe konuşacaktı, Türkçe müzikler kulağımıza gelecekti ve tanıdığımız yüzler göz önünde olacaktı. Bunlar güzel şeyler, heyecan verici detaylar. Neyse, bu filmde emekli ajanımız, Arnavutluktan gelen ve oğlu ilk filmde öldürülen bir babaya ve onun adamlarına karşı ailesini korumak zorundadır. Yine aksiyon zirvede, dövüş sahneleri gayet ölçülü, enteresan CIA teknikleri, ama ufak bir sıkıntımız var. İstanbul o bildiğim, bir süre yaşadığım İstanbul'a hiç ama hiç benzemiyor. Polis arabaları ve taksiler inanılır gibi değil ama Şahin. Evet o bildiğimiz kara düzen, dört köşe arabalar. Bunun yanında belki size çok saçma gelebilir ama dikkatinizi çektiyse kızın son sürat sürdüğü taksi eski bir mersedes. Bu belki de benim kuruntum ama genelde eski model bu mersedesler Mısırda, Irakta kullanılır. Bunun yanında filmde çok az kadın var ve ortalıkta gezinenlerin de hemen hemen hepsi kara çarşaflı. İstanbul imajı yerle bir, sanki film Irakta veya başka bir Arap ülkesinde çekilmiş. İçime kasvet doldu, daraldım. Birkaç vapur sahnesinde kendime gelebildim. Ben bunların çok planlı olarak kurgulandığı kanısındayım. Son olarak dikkatinizi çekti mi bilmem ama Amerikan Büyük elçiliğine giriliyor ve bir araba onca ağır silaha rağmen durdurulamıyor. Peki elçiliği koruyanlar kimler?İlginç değil mi? Aslında söylenecek daha onlarca şey var ama bu kadarı yeter gibi.

Bence bu film sadece başrol oyuncusu Liam Neeson hatırına izlenebilir, bunun haricinde bana sorarsanız film vasattı. Şu anki imdb puanı da 6,2 de takılmış kalmış durumda. Yine de henüz filmi izlemediyseniz fragmana bir göz atın, iyi seyirler.....



1 yorum:

 
Copyright © 2013. Bilginti - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalama yapılamaz!..