Merhaba meleğim..
Bu satırları yanıbaşında yazıyorum sen uyurken. Belkide uyumuyorsun gözlerinin kapatmışsındır sadece. Belki ciğerlerimden gelen ağır ve sert öksürüklerimle uyandırmışımdır seni. Belki de sigaramın dumanı rahatsız etmiştir o güzel gözlerini. Üstün kat kat örtülü en azından üşümüyorsundur. Hem bak ben varım yanında. Ne zamandır kahvaltı hazırlayamıyorum sana, ne zamandır öpemiyorum seni, ne zamandır dokunamıyorum o güzel yüzüne. Ellerinin sıcaklığını unutalı çok oldu. Gelemiyorum yanı başına eskisi gibi. Gelmek istiyorum ama sözlerin geliyor aklıma '' birgün bana birşey olursa ''. Ve bi sigara yakıyorum uzanıyorum yatağıma dolu dolu çekiyorum içime dolu dolu içiyorum yokluğuna. Bir geceyi daha kurban ediyorum değeri olmayan zamanlara bilinmeyen boşluğa, vedaya, ayrılığa, ölüme. Söndürülmüş bir izmarit gibiyim şimdi. Ne dumanım kaldı içimde dolaşan ne de ateşim kaldı sen çektikçe yanan. Ama merak etme meleğim sen yokken yaşamaya çalışıyorum herkes gibi, fazla birşey istemeden. Sonra kendi dumanımı savuruyorum içime acılarımla kimseye zarar vermeden. Ve sonra bir el uzanıyor ben o karanlık kuyumda yapa yalnızken. Bir ışık görüyorum çaresizce uzanıyorum, kanıyorum sevgilere, şefkatlere. Tutunuveriyorum ahmakça, tutarsızca. Karanlığa alışmışken cesurca. Sonrası bir kaç gün ayrılıyorum yanı başından.
Cennet sanıyorum şefkati, ve acımasızca oluyor bu oyunun bileti. Kimse sevemiyor ki beni senin kalbin gibi. Kimse dokunmuyor ki bana senin ellerin gibi. Bak yağmur yağıyor sevgilim hadi uyan artık bitmesin başucunda çiçekler. Kahpe eylül beklemedi ama belki yağmur bekler sabahı. Ne güzel koktun birden öyle meleğim sanki cennet yaptın koskoca mezarlığı. Bak herkes bana bakıyor artık onlarda tanıyor beni, sana olan sevgimi ve herhalde diyorlardır bu fâni. Yağmur hızlandı meleğim. Tohum oldun düştün toprağa inanıyorum ki yağmur geri verecek seni bana. Belkide bundandır senin yokluğunda yağmura olan aşkım. Merak etme seni böyle çiçekler içinde görmeye de alıştım.
Hava soğudu meleğim artık gitmeliyim. Beni bir hayat bekliyor acılarla köpürmüş bir deniz, siyahlarla örtülmüş bir gökyüzü ve sensizlike kavrulmuş bir yeryüzü. Omuzlarım düşük ve ümitlerim bitik. Bak yine düştü ağzım kısa ve öz tercüme olsun NAZIM;
Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...
Bu çok güzel ve anlamlı yazı için yazarımız Sercan Tetik'e teşekkürler......
Bu arada büyük üstad Nazım Hikmet'i de rahmetle anıyoruz......
0 yorum:
Post a Comment